30 Aralık 2011 Cuma

mi ?

hiç mi yok günahın
hiç mi yaşamadın
çalmasana umudumu
oynama hayalimle
bırak bende yaşayayım
bende öğrenirim acıyı tatlıyı
ama silahı benim elimde
edemem mi tövbe
bu kadar mı zor pişman olmak?
bu kadar dönülmez mi?
bir kere gözümü açıp ışığı göreyim
göz kapaklarım bu kadar isyankar mı, kapanmaz mı ?
yok mu benimde beynim?
o doğru yolu bulmaz mı?
belki yanlışa sarılır, doğru sanır
ama aldanan hep aldatmaz mı?
bırak bende yaşayayım
bende öğreneyim acıyı tatlıyı
ama silahı benim elinde
edemem mi isyan?
bu kadar mı zor iyiye kötü olmak ?
bu kadar affedilmez mi?
bir kere siyaha uzatsam elimi
dönemez mi geri rengine?
yok mu benim benliğim?
bu kadar mı acizim?
illa bir şeyi seçmeli, bölünmeli miyim
bu kadar  değerli bir ruhta
yaşamayı mı seçmeliyim?

yaşamamayı mı?

Işık


Bir ışık gördüm karanlıktan armağan
ne yazık ki içimi aydınlatmayan
sonra bir ses duydum,kötü
anladım,ışık sesten hızlı
bense ölümüne yavaş
ışığı görüp aldanan
seste boğulan
bir savaş...

20 Aralık 2011 Salı

Ölen



Son sestir ölüm, son ritim
son konseridir insanın
en kalabalık ve en sakin
bütün günahların ağaç kakan misali
delerken beynini

iyilikler korkar onun altında ezilmekten
ve pusarlar geri geri. 


Son sevgidir ölüm, son bakış
yattığın yerden gözlerinle sarıldığın insanlar
en mutlu ve en mutsuz
iki dünya arası ne kadar karışık, yolları uzun
hayatında hiç düşünmediğin kadar düşündüğün hayat
ne kadar kısa, ne kadar  çabuk.

Beyazlayan saçların toz!
-değil yaşlılıktan
titreyen ellerin korkak!
-değil yaşlılıktan
bulanık gören gözler uykulu! 
-değil yaşlılıktan.


Şiitt! 
bunlar son yalanlar
son umutlar
son uykunun kapısını açan anahtar
ve kapatan.

Bu sessizlik, burada kimse yok
-değil yalnızlıktan.

Ölüm, hiç alışamadığım bir kayıp zaman.

5 Aralık 2011 Pazartesi

Patrick



Hayali bir kahvenin uykusuzluğu üzerimde
çift gören gözlerim belki doludur denizle
bir fotoğrafa dalmışım ki sorma
anılar yine ruhumu ele geçirmek üzere.
Halüsinasyon değildir belki bu
ne yani,
kimse evin kapısından zili çalmadan giremez mi içeriye!
Bu kadar  yaban olamam ben
ve bu kadar yalnız.
O kadar gücüm olduğunuda sanmıyorum
yaşamak için biraz güç gerekiyor
biraz da inanç.
Biliyordum işte.
biliyordum.
kimse yalnız olamaz.
Şu içeri giren değil mi patrick.
Oh çerezde getirmiş yanında.
desene ziyafet var, hayat var.
Desene bir günü daha yaşayarak geçirdim
peki ya yarın kim girecek kapımdan içeriye.

2 Aralık 2011 Cuma

M.Ö

Sadece ışığı vardı güneşin
hiç ısıtmıyordu bedenleri 
ne bulmuşsak giymiştik üstümüze
hafiflemişti eski çağdan kalma insanlığımız.

1 Aralık 2011 Perşembe

Bir Heykelin Gölgesi



Yalnız değildim sanki
duyabiliyordum onları
sesler...
her yerden geliyordu sesleri
görebiliyordum da sanki
biraz gülümsetiyorlardı beni 
ama asla kahkaha attıramadılar.
Hep neşeliydi onlar
Allah aşkına hiç mi ağlamazsınız siz!
esen rüzgara hiç mi sırt çevirmezsiniz!
burası benim evim
burada cümleler bana ait.
susun şimdi
görmek istemiyorum sizi
haha
ben deli değilim
siz bir avuç heykel, 
ne anlarsınız ki.
Aslında evet evet aslında
bir heykelin gölgesi yalnızlığım
ama kesinlikle yalnız değilim.

26 Kasım 2011 Cumartesi

GELİŞİM



kambur bir ağacın sırtına vuran ay ışığı, umudum
katlanmış olduğum bedel kadar büyük bir gülüş, bıraktığım iz karlara
üşüdüğüm ruhların ürpertisini soluyorum hep, soğuk
ısındı damarlarımdaki kötü çocuk.

20 Kasım 2011 Pazar

SENİN



Her an bir dünyaydı sanki
bir şey olurdu ve hayal ederdin
aptalca da olsa
Aşkların olurdu
dostların olurdu
duyguların olurdu
Sonra ölürlerdi onlar bir ara
Ama sen o ara kaybederdin kendini
Sonra umutların doğardı
Ama ağıtlarına o kadar bağlanmış olurdun ki 
gözün görmezdi aydınlığı
-Ne yani, hayal etmekte mi suç! derdin kendine
Hep öyle derdin be
Hep o aynı acıklı hikaye işte
Heplerin de keşkelerinle kardeşti zaten senin
Hep bir kırmızı noktaya bakarlardı
O nokta hayatının sonu olurdu senin
Hiç ışığın olmazdı karanlıklarından
Sonra da toprak olurdun
Mezarının üstü hayallerin

1 Kasım 2011 Salı

ADAM ASMACA



şeytan sofrasına meze oldum, biliyorum
üstümde adam asmaca oynanıyor
ve ben her zaman ölüyorum.
hangi yola başvursam boşluğa düşüyorum
galiba ölüyorum.

sözlerin kulaklarımda pusu kurmuş bekliyor
acıyla güleceğim o anı kolluyor
Azrail'in gözü saatte, nabzımı yokluyor
galiba ölüyorum.

şimdi ben ne haldeyim, ben bile bilmiyorum
sadece beden miyim, ruhumu hissetmiyorum
ölüme beş kala, seni istiyorum
ve ölüyorum.

OLMAK VE ÖLMEK



Zaman, kalbimin attığı kadar vardır dünyamda
hiç gülmemişsem, konuşmamışsam şansımla
ertelemişsem, bağlamışsam ritimlerimi umuda
zaman, durmuştur dünyam adına

git beklediğim gün
ama dön
nerede olduğum önemli değil
nerede öldüğüm önemli değil

SEHERBAZ



Duyguların kölesi olduğumu hissediyorum bazen
görünmez kırbaçlar oluşuyor beynimde
ve bir gülme tutuyor, hayır yok acımıyor
işte bu yalan, bu bir ilizyon.
arkamdan koşan küçük yalanlar
bunu nasıl yapabildiğim merakında
hayır yapılan bir şey yok, ben bir sihirbazım
ve tek uğraşım kandırmak
sömürmek duyguları
uyandıklarında ise gülebilmek aptalca
ve gidebilmek hiçbir şey olmamış gibi
aslında ben bir seherbazım
umutsuz kalbimin aydınlığı
o kurtuluş yalnızlığı

KAFA KAĞIDI

tutmayan bir karım ben
akşamdan kalma sevinçlerin,
umutsuz haykırışı.

o inancım ben
karanlıgın aydınlanma beklentisi,
sonsuz bir batıl.

güldüren bir üslubum ben
sadece benle yaşanan,
kullanılamayan bir lisan.

ben kimim biliyor musun
bir deli, bir yalan
hani o hiç inanılamayan
güvenilemeyen
başka duygusuyum...