21 Ekim 2013 Pazartesi

LÜTFET


Üzerine yıkıldı yıkılacak gökyüzü
Kabanına gömmüşsün ruhunu, titriyorsun
Mahcup ellerin üşümüş, şemsiyeyi zor tutuyor
Nağmeli şarkılar mırıldanıyorsun
Lütfetsen keşke ses tonunu

Tam karşındaki kaldırımda yürüyorum bunları düşünürken
Ara ara yağmur birikintisine sıçrayıp pis bakışlara maruz kalıyorum
Gözlemliyorum sevgilim, gözlem her şeydir.

Şimdi bindiğin otobüsün arkasından el sallıyor birisi
Belki oda sevmiştir seni, oracıkta, benim gibi.
Ama sana sevgilim diyecek kadar delirmemiştir, eminim
O bana has bir delilik, yemin ederim.

Düşüncelerimin sonuna geliyorum sevgilim
Seni tanımak güzeldi
Ama söz ver, bir gün lütfedeceksin sesini.

5 Ekim 2013 Cumartesi

Çocukça


Çocukların hiç zamanı olmaz.
Kollarına saat takmayın, bakmazlar.
Bir duvara çarpınca camı kırılır,
sadece o an dikkatlerini çeker zaman.

–Eyvah, annem çok kızacak!
Aslında ben kızmalıyım ona.
Rahat bıraksa ya beni,
bir de zamanı takmış peşime,
balkondan yeterince bağırmıyormuş gibi.

3 Ekim 2013 Perşembe

Lanetli Topraklar



Bu topraklar seni heyecanlandırmasın
Gelip geçer hayalleri insanların
Yerden kalkan şu toz gibi
Onu havalandıran rüzgar gibi
Geçersin bu topraklardan.

Bir de geçemeyenler var, yazık
Umutlu, kör, sağır
Yaşadıkları bile şüpheli
Kimi kandırıyorlar be üstat.
Bir filin ağacın gölgesine sığınması gibi
Ne bekliyorlar hayattan.

Sonbahardan bahsediyorlar ya çatınca mevsim
İçlerindeki kışa bahane hep çölleri
Yakasını bıraksalar bi yağan yağmurun
Islanmazlar belki

Dünyanın penceresinin perdesi bu topraklar
Sen de geç güzel kardeşim.

Üstat! Bekle ben de geliyorum
Beyaz karedeki fili yemeye çalışan ahmak bir siyah fili izliyordum
Ne acı.


Neyse, geçelim artık bu topraklardan.