Gecenin yaprakları düşer, ayıpları örtmeye
Adem ile Havva’dan kalma atmosferiyle
Manavcı Rüstem’e mi soruyorsun yasak elmayı
Bütün meyveler senin fikirlerinde
Adımlarında, hedeflerinde.
Kim bağırabiliyor, özgürce gündüzleri
Güneş olgunlaştırıyor, zihniyetlerin fikrini
Karanlık dilini çözer, yeni aydınlıkların ilmini.
Sen merak etme çocuk!
Manavda satılmayan meyvelerin bu direniş
Gündüzleri fidan olur, geceleri serzeniş!
23 Aralık 2013 Pazartesi
Serzeniş
9 Aralık 2013 Pazartesi
Lokomotiften İniyor Şeytanlar
21 Ekim 2013 Pazartesi
LÜTFET
5 Ekim 2013 Cumartesi
Çocukça
Çocukların hiç zamanı olmaz.
Kollarına saat takmayın, bakmazlar.
Bir duvara çarpınca camı kırılır,
sadece o an dikkatlerini çeker zaman.
–Eyvah, annem çok kızacak!
Aslında ben kızmalıyım ona.
Rahat bıraksa ya beni,
bir de zamanı takmış peşime,
balkondan yeterince bağırmıyormuş gibi.
3 Ekim 2013 Perşembe
Lanetli Topraklar
24 Nisan 2013 Çarşamba
Kaygı Cumhuriyeti
Hissediyor olmalısın nefesimi
nefret ve kadehten oluşturdum parçalarımı
düşlerimde dövemedigim insanları öldürdüm
sevemediğim insanları sevdim
tanımadıklarımın arkadaşları oldum.
Hissediyor olmalısın,
bir gün senin için de geleceğimi.
Gerçekten yüz yüze geleceğiz ve
sevişecek nefretimiz,
ölümden bir çocuğumuz olacak
adını muhtemelen kırmızı koyarız
kendi kanımızla boyarız evini
ve kendi ürettiğimiz şarapla boğarız onu.
Bi agresiflik var üzerimde
şiddetli düşünüyorum, ürpermelisin.
Hep gelecekten bahsediyorum,
günümü bokluyormuşum aslında
yeni fark ettim.
Hayallerimden bir darbe daha aldım şimdi
körkütük onu sevmemi istiyor.
Bu kendimden vazgeçmektir,
o kadar cömert değilim dünyaya.
Önce kaygısız olmam lazım,
en büyük düşmanım kaygı.
O beni boğar, susatır hep bir şeylere
hep hayal kurdurur,
sonra kendi hayallerimin celladı yapar beni.
Ne kadar aciz olduğumu hatırlatır sonra Tanrı.
Ben gidiyorum dostlar
dünya yaşanılacak bir yer değil.
En azından,
kaygının varlığı son bulana kadar.
16 Nisan 2013 Salı
Tükendi tükenecek.
Noktalama işaretleri çağırıyor seni.
Üzerlerindeki yükü alman icap ediyor.
Tam da şu anda, şu masanın üzerinde,
tozlanmış kalemlerin, klavyene pis bakışlar atıyor.
-Bu nasıl bir imparatorluk, hayret !
diye söyleniyor en yaşlısı.
Kurşun kalemler nerde kaldı,
hangi savaşı kaybettiler.
Bizi tozdan kalelere hapseden,
bu 3.dünya savaşını kim başlattı.
16 Mart 2013 Cumartesi
Açlık